Çok da kafamdakileri dikte etmek istemiyorum. Çünkü insanların belirlediği optimumlar birbirinden farklı olabiliyor. O yüzden önce en temel şeyleri masaya koymakta fayda var:
Bir çelik yumuşak bırakılırsa bunu belki ikiye katlasan bile kıramayabilirsin, sadece bükülür. Tabi her çelik kalitesi ve kesitte olmaz ama ana fikir, bir çeliğin kırılmaktan en uzak olduğu halin yumuşak bırakılmış olduğu hal olduğu.
Çeliği, su verilmiş ve ardından yay menevişi verilmiş bir haliyle bırakırsan hem bükülmeye yumuşak hal
ine göre daha fazla direnir, hem bu şekil değişimi olabildiğince elastiktir, yani değişiklik büyük ölçüde kalıcı değildir, bırakınca kendi şeklini alma eğilimindedir.
Bu yukardaki iki durum bir bıçağın ağzı için gereken kararlılıktan daha azını verse de bıçağın kuyruğu ve sırtından beklenenleri sağlamak açısından istenenlere uymaktadır.
Bıçağın ağzında ise aşınma direnci istediğimizden dolayı, bükülme, ezilme gibi kalıcı şekil değişiklikleri istemediğimizden dolayı ağzın daha sert olmasını isteriz. Ağızda kırıklar oluşmasını istemediğimizden dolayı ise temperleme yaparız. Bu ikisinin arasındaki bir nokta işimize en çok gelen nokta olduğundan dolayı ise ona göre bir temperleme yaparak arayı bulmaya çalışırız.
-- o --
Karbon çelikler gibi demleme süreleri, menevişleme süreleri sıkıntılı olmayan çeliklerde, sırtın, kuyruğun ve ağzın sevdiği koşulları ayrı ayrı gerçekleme şansımız var. Ağızda 58 HRC'lik halin dayanımını istemeniz size sırt için bir şey dikte etmiyor. 10-15 HRC'lik bir sap, 40-45 HRC'lik bir sırt böyle bir ağzı taşıyabilir. Tercih sizin.
Geleneksel bir yöntem, tabanın belli kısımlarını su verme sıcaklığına tavlayıp geri kalan kısımları bu sıcaklığın altında bırakıp su vermek. Kömür ocağında zaten bıçağın her yerini aynı sıcaklığa getirmek işi zora koşmak iken bir de getirisi götürüsünden az olan bu yola girmektense bir çok usta bıçağın gereken yeri olan ağzını ısıtmayı yeğlediler.
Tabi Japonlar bunun yanısıra her yeri ısıtsalar da sadece gereken yerler su alsın, gerisi yumuşak kalsın mantığını uygulayıp kille kaplama yoluna gittiler. Ustalarımızın yaptığı hamonlu bıçaklar esas olarak bu yolla yapılıyor. Tabi sırtı kalın kille kaplamak yerine sadece ağzı suya sokmak da aynı şekilde sırtın yumuşak kalmasını sağlamak için tutulan bir başka yöntem. Tabi bu yöntemler nazik ve riskli...
Daha başka bir yöntem de bıçağın önce he
r yerine eşit su verdikten sonra her kısma aynı değil farklı farklı temperlemeler yaparak sertliği menevişleme aşamasında amaca uygun olarak düşürmek... Bunun için ben önce fırında her yere ağzın istediği düşük menevişi verdikten sonra kuyruğu, sırtı ayrı ayrı menevişleyerek daha tok olmasını sağlıyorum.
Tabi bu saydıklarım ayrı ayrı paketler değil, farklı kombinasyonlar da oluyor. Örneğin su verme aşamasında sapı yağa hiç sokmayıp tamamen yumuşak bıraktıktan sonra her yere fırında tempeleme yapıp sonra da sırta ayrıca yay temperi yaptığım oluyor. Özellikle de bıçak yağ tenekesine girmediğinde.
