Elinize sağlık.
Öncelikle, eleştiri göğüsleme delikanlılığınız için teşekkür ediyorum.
Herkesin eleştirisini dinlemek, bazen yaratıcılığı cendereye sokmak gibi sonuçlanabiliyor ama bazen tarz olarak yeni fikir verdiğinden ya da bazen de ciddi hataları gösterdiğinden dolayı çok faydalı olabiliyor.
Öncelikle bıçakta bir tek hata bulduğumu söyleyeyim. Bu bıçağa güvenmememi sağlayacak bir hata. O da namluda, taşlama eşiğinin ordaki enine çizgi. Bu fotoda görünüyor:

Buradan bıçak kırılabilir gibi görünüyor. Kırılmayacak bile olsa çok çirkin. Bunu yoketmek için kesinlikle bir şey yapılmalı.
Diğer diyeceklerim ağırlıklı olarak estetik ve tercih meselesi.
Sapı bu kadar kalın yapmamayı göz önünde bulundurun. Böylesi kaba duruyor. Üstelik ince yanaklı sap kullanırsanız bıçağınız kılıfınızda daha güzel ve düzgün duracaktır.

Böyle kalın yanaklar kullansanız bile bunları böyle üstten/alttan düz görünecek şekilde bırakmanız gerekmez. Elde yapılan bir bıçağın fabrikasyon bıçaklardan biraz farkı olmasın mı?
Eğer sap yanaklarının daraldığı yerlerde sapı inceltirseniz çok daha ergonomik ve kimisine göre estetik bir duruş yakalayabilirsiniz. Benim eski bir çalışmam tarifime örnek olsun.

Eğer sapta bu ikisinden birisini uygularsanız sap hafifleyeceğinden bıçağın dengesi de olumlu etkilenecektir.
Perçinlerden ağıza yakın olanı fazlaca kenarda olmuş. Bu estetik olarak da ahşabın güçsüzleştirmek anlamında da sıkıntılı. Aynı hatayı ben de yukarıdaki bıçağımda sapın başında yapmıştım.
Bıçakla ilgili hepsi bu.
Gelelim kılıfa.
Eğer kılıfın dikildiği hatta derinin iki katı arasına, bıçağın ağzının karşısına, namlu kalınlığına yakın bir deri şerit koymadıysanız, sadece iki deri katı birbirine dikiliyse bu bıçak kısa sürede dikişlerini kesecektir.