Bıçak Sanatı - Forum

Gardiyan Arılar

emin albayrak

  • *****
  • 3909
  • Meslek: grafik tasarımcı - 1979
  • Yer: istanbul / üsküdar
Ynt: Gardiyan Arılar
« Yanıtla #20 : 25 Ağustos 2010, 10:05:10 »
mutlak güce sahip bir yaratıcıya inanıp inanmamak herkesin kendi tercih edeceği bir durum elbette. ama kimse kimsenin inançlarına alaycı bir üslupla, kaş-göz hareketleri ile ya da farklı tepkilerle yaklaşmamalı. ülkemizde hakim olan (en azından resmi kayıtlar bazında) inanç İslamiyettir. ve bir kişinin inanç değerleri ile ilgili konuşulmaya başlanıyorsa bu muhtemelen İslamiyetin sorgulanması şeklinde hayat bulacaktır. ve İslamiyet, kendi içindeki dinamikler ile "indirilmiş" son din olduğunu ve "tamamlandığını" ifade eder. eğer din ve bilim ilişkisi konuşuluyor ve cümle içinde "din şöyledir, din böyledir deniliyorsa" ben bir müslüman olarak meseleyi din=İslamiyet şeklinde algılıyorum. çünkü benim dinim bu. eğer ki kastedilen tüm dinler değil de mesela bir bölgedeki batıl inanışlarsa, lütfen bunun adı verilerek ve tüm dini inanışlar genellemelere dahil edilmeden cümle kurmaya dikkat edelim. şahsen bir müslüman olarak kısaca şöyle söyleyeyim; din ile bilim arasındaki ilişki zerre kadar benim gündemimde değil şu anda. ama İslamiyet ile bilim arasındaki ilişki benim için çok önemli.

Bilim ile ilişkisi olmayan, insanları bilim ile ilgilenmeye teşvik etmeyen, bilimin önünü kapatan, araştırma ve geliştirme zihniyetine karşı çıkan bir inanç sistemi değildir İslamiyet. bu sebepler ve örnekler olarak çok ama çok uzun bir şekilde konuşulabilir.

fakat anlamlandıramadığım nokta şu: insan öyle bir tanrıya inanmalı ki, ya da tanrı öyle bir varlık olmalı ki, herşeyin mevcudiyeti ve manası, ezeli ve ebedi, batını ve zahiri kendisinde mündemiç olmalı. yani o tanrı bir düzen kurmalı, akıllara şaşkınlık verecek derece kusursuz ve ince hesaplarla birbirine bağlanmış bir düzen; bu gücünün ve kudretinin bir göstergesi olmalı. bu düzenin içindeki ince hesaplar ve döngüler zaten bilimin meşguliyetidir, insanın akıl sahibi bir canlı olmasının sorumluluğunu ifa edeceği mecralardır. fakat o düzendeki bir takım yerlere de o tanrı eğer tanrılığı adına kendisine çıkan işaretler ya da "imza"lar (burada sanatçı ve imza kavramlarını gözden kaçırmamak gerek) koymuyorsa, ortada bir soru işareti var demektir. bu soru işaretini görebildiğiniz dini yapılanmalar, inanç sistemleri vs. olabilir. ama ben kendi inançlarım içinde bu zamana kadar böyle bir boşluk görmedim. görülen bir boşluk var ise, konuşalım, tartışalım, birlikte idrak sınırlarımızı zorlayalım. fakat ortada adı belli, izi belli bir boşluk mevcut değilken, "yaw geç bunları hocam, din dogmadır, bilimsel konuşuyorum ben" denmemesi, genel olarak "inanç" algısını zedeleyecek usüller ve ifadelerden kaçınmak gerekmektedir.
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

www.instagram.com/mim_emin/

spyderCollector

  • ***
  • 2758
  • mehmet 1967
  • Meslek: mimar
  • Yer: Kocaeli
Ynt: Gardiyan Arılar
« Yanıtla #21 : 25 Ağustos 2010, 12:30:41 »
Fikrinize, kaleminize sağlık Emin bey. Bu konuda benim de hislerime tercüman oldunuz. Müteşekkirim. SAĞOLASINIZ.
'' Kem Alat'la, Kemalat  olmaz ! ''

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Gardiyan Arılar
« Yanıtla #22 : 25 Ağustos 2010, 14:37:59 »
Emin Bey, benim için de İslamiyet ile Budizm ya da Musevilik eşit uzaklıkta. İnanç sistemi ve din ile ilgili genellemelerim sizin inanç sisteminize saldırı olarak algılanmışsa kusura bakmayın, ben de çekiliyorum bu konuşmadan. İnanç sistemleri başaka düşüncelerin kendisine saldırdığını sanar ve buna dayanamaz. Böyle bir dünyada yaşıyoruz maalesef, biz de susalım yine hep olduğu gibi, herkes mutlu olur o zaman  :-X

Kipmen Sanat web sitesi

emin albayrak

  • *****
  • 3909
  • Meslek: grafik tasarımcı - 1979
  • Yer: istanbul / üsküdar
Ynt: Gardiyan Arılar
« Yanıtla #23 : 25 Ağustos 2010, 16:08:44 »
Emre hocam,

her birey dilediğince herşeye inanmayı veya hiçbir şeye inanmamayı yahut da inanç ile kendi arasında rasyonel bir denge kurmayı tercih edebilir. sanırım bu konuda hepimiz hemfikiriz. bu manada zaten en genel çerçeve itibariyle aramızda bir tatsızlık olmayacaktır diye düşünüyorum.

fakat "İnanç sistemleri başaka düşüncelerin kendisine saldırdığını sanar ve buna dayanamaz." ifadeniz bana oldukça ilginç geldi. inanç sistemleri değil, yaşayan insanlardır, bireylerdir. bu manada inanç sistemeleri diye genellemiş olduğunuz kavram herhangi birşey düşünemez, konuşamaz, yapamaz. inanç sahibi insanlar şeklinde bir genelleme manaya daha uygun düşecektir sanıyorum. fakat burada da bir ön kabul olarak, inanç sahibi kişilerin herhangi bir sebep olmaksızın başka düşünceler tarafından saldırıya uğradıkları zannıyla agresif davranışlar sergilediklerine ilişkin kanaatiniz okunuyor. ve sonrasında buna dayanamadıklarını ifade etmişsiniz.

burada irdelenmesi gereken iki nokta mevcut. inanç sahibi insanların agresifleştiklerini bir gerçeklik olarak alırsak; bu agresifleşmenin başladığı bir nokta, dayandığı bir sebep, ulaşmak istediği bir sonuç olması gerekmekte. eğer "hiçbir sebep yokken oluyor bu agresiflik" diyebiliyorsanız, bu durumda da tüm inanç sahiplerinin insana has olan şuur ve bilinç düzeyinden uzakta olduğunu kabul ediyorsunuz demektir. "sebepsiz yere kimse kimseye birşey yapmaz" derdi annem ben eve kavga edip üstüm başım perişan geldiğim zamanlarda. bu agresifleşme noktasındaki tahrik edici, harekete geçirici, tetikleyici unsuru bulmak gerekir. eğer böyle bir tetikleyici unsur hiç yok ortada diyorsanız, inanç sahibi insanlar geceleri ve gündüzleri çeşitli düşler ve rüyalar ve hatta şizofreni derecesinde halusinasyonlar görüyor ve don kişot gibi bir refleks ile her gördükleri yel değirmeni, bina, kule, asker, araba veya uçak türü şeye çarpıyorlar, onlarla savaşıyorlar diyorsunuzdur. ki bu ne kadar bilimsel ve ne kadar gerçekçi dilerseniz bunu tartışalım. muhtemelen çıkış noktanızdaki en kuvvetli dayanağınız "din afyondur" sözü olacaktır.

ikinci bir diğer nokta ise şurası. inanç sahibi insanlara gerçekten saldırıldığı ön kabulü ile düşünürsek...buna dayanmak mı gereklidir? ya da akıl sahibi insanlar olarak bir saldırıya maruz kalınırsa ne yapılması gerekmektedir? sırf inanç sahibi oldukları için bu insanlar saldırıya maruz kalmış olmayı kabullenmek zorundalar mı? bu soruların cevapları pek de zor olmasa gerek sanıyorum.

üzerinde çokça konuşulabilecek manalar barındıran bir cümle olmuş Emre Hocam...

selam ile...
testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar...

www.instagram.com/mim_emin/

Ynt: Gardiyan Arılar
« Yanıtla #24 : 25 Ağustos 2010, 16:15:04 »
"Bence" diye başlayan cümleler kişilerin kendi görüşlerini ifade eden cümlelerdir ( genellikle) katılıp katılmamak size kalmıştır. Ülkemizde sıklıkla yaşanan bir konuyu şu anda tekrar yaşıyoruz, felsefi bir konuya ahlaki yaklaşıyoruz. Teknolojinin inanılmaz boyutlara ulaştığı günümüz dünyasında, bilim ve teknolojide ileriye gitmiş, geçmişte endüstri devrimini yapmış toplumların bütününde hiç yaşanmayan bir olgu nedense hep bizde ve bize benzer toplumlarda yaşanır. Her bilimsel değer, çalışma araştırma sonunda gelip dinle bağdaştırma rafinerisinden geçmez ise, yada bu yapıldığında birisi de çıkar buna karşı tez sunarsa ortalık birbirine girer. Yeni bir şey değil, en azından ben otuz yıldır yaşıyorum, bu konuda inat edilirse sonucu tahmin etmek pek de güç değildir....Sonuç olarak durumu değerlendirmek için tüm gelişmiş toplumlara ve bize bakmak yeterlidir. Bu konuda konuşmama isteğim bilmezlikten değil, geçmiş deneyimlerimden çıkardığım bir "zorunluluktandır". Konuyu kendi adıma, tartışılabilirliğe uygun bulmuyorum ve burada kesiyorum.

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Gardiyan Arılar
« Yanıtla #25 : 25 Ağustos 2010, 18:26:37 »
İnanç bir kabul ediştir, bunun doğru veya yanlış olduğunu tartışmak anlamsızdır. İnancın içerdiği kabullerin salt gerçek olduğunu düşünen bir kişi doğal olarak "salt gerçek" ile örtüşmeyen herşeyi inanca hakaret olarak algılayacak, inancını sorgulamak yerine bununla bağdaşmayan herşeyi yok sayarak ya da inancına uygun hale getirerek yorumlayacaktır. Bu durum benim gibi "zındık"ların her gün yaşadığı bir kuşatmadır. Merak ettiğim, araştırdığım, sorguladığım için her gün bir duvara tosluyorum, bu durumdan dolayı yaşadığım bıkkınlık ve hüsranı bu tartışmada da yaşadım, bu yüzden de üzüntümü dışarı vurdum. Burada tartıştığım sizin dini inanışınızın ne olduğu, bunun doğru olup olmadığı değildi, dikkatle konuyu bir daha incelerseniz benim karşı çıktığım nokta belki daha iyi anlaşılabilir. Ben bir şeyi doğrulamaya veya savunmaya çalışmıyorum, sadece nesnel gerçeklere inanç gözlüğünden baktığınızda o olguyu tahrif edeceğinizi söylüyorum. Dünyanın yuvarlak olduğu artık kabul görüyor, bunu savunmak günümüzde artık herkes için abestir. Ancak zamanında insanlar bunu söylediği için katledilmişlerdir. Bu katledilenler de "sorgulayan, merak eden, araştıran" insanlardı. İnanç sistemi o günden bugüne değişmemiştir, sanmayın ki günü gelince katledilenlerden biri de ben olmayayım, emin olun buna hiç şaşırmam. Agresivitenin çok haklı nedenleri vardır eminim sizin için...
Sadece içimi döktüm, bir şey ispatlamaya çalışmıyorum, on yıllardır bununla uğraşmaktan çok yoruldum, bıktım. Bu konu buraya geldiğinde de düşüncelerimi bu sohbet odasında paylaşma ihtiyacı hissettim, bunu daha önce bir çok kez yaşadığım için artık eskisi gibi bir sürü kaynak göstererek bilimsel bir konuda dindar insanlarla tartışmaya girmiyorum, sadece fikirlerim ve hislerim bu yöndedir. Umarım gevezeliğimi maruz görürsünüz...

Sevgiyle...

Kipmen Sanat web sitesi

muharip

  • ***
  • 133
  • Bilal 1977
  • Yer: Kocaeli
Ynt: Gardiyan Arılar
« Yanıtla #26 : 26 Ağustos 2010, 10:51:24 »
Emre Ustam;

Bende bu duyguları yaşayacağınızı bildiğim, daha önce tecrübe ettiğim için bu konuları "bu forumda" tartışmayalım demiştim.

Sizin yaşadığınız hayal kırıklığını bende karşı taraftan yani dindar bir insanın "bilim" "düşüncesi midir, teorisi midir, inancı mıdır, dini midir?" taraftarlarına karşı ileri sürdüğü bence haklı, mantıklı ve kabul edilebilir görüşler dikkate alınmadığında yaşadım.

İnsanlık tarihi boyunca bu çatışma yaşanmıştır, bundan sonrada yaşanacaktır. Bunu şu hüküm mealen  keser; "Sizin inancınız size benim inancımda bana"

Belli bir yaşa gelmiş, belli bir eğitime ve kültür seviyesine sahip bir insanı "tartışma" ile inançlarından, görüşlerinden vazgeçiremezsiniz. Özellikle bizim insanımızın görüş bildirme üslubu ile. Ancak o insan kendi düşüncelerini, inançlarını sorgular ve gönlü değişime hazır ise o zaten arar, bulur.

Bu tartışmanın sonucu forumumuzdaki sıcak hava kaybolmasın, insanların hassas olduğu konularda dalga geçme gibi sevimsizlikler olmasın diye burada bırakmak en güzeli olur diye düşünüyorum.

Bu söylediklerim bu konuda görüş beyan edenlerin seviyeleri konusunda olumsuz düşündüğüm anlamına gelmesin. Aksine böyle hassas bir konuda gayet seviyeli ve nazik bir görüş bildirme oldu. Bundan da forum ve katılımcıları açısından gurur duydum.
« Son Düzenleme: 26 Ağustos 2010, 10:54:07 Gönderen: muharip »
Ustalık temkindir.

Seyit Hüseyin Barbarus

  • ***
  • 181
  • Meslek: eğitimci
  • Yer: istanbul
Ynt: Gardiyan Arılar
« Yanıtla #27 : 26 Ağustos 2010, 17:53:59 »
Arkadaşlar  paylaşım güzeldi , fikirlerin ayrı   ve bazen aykırıda  olması çok normaldir. Fikri katılımlardan  dolayı   herkese  teşekkürler. İnançlar  anlayışlar  farklı olsa da buradaki arkadaşların  bıçaklar konusunu  benden iyi bildiklerini  düşünüyor ve o konudaki  tecrübe  ve birikimlerini okumak beni  daha  çok  memnun eder   reşekkürler