mutlak güce sahip bir yaratıcıya inanıp inanmamak herkesin kendi tercih edeceği bir durum elbette. ama kimse kimsenin inançlarına alaycı bir üslupla, kaş-göz hareketleri ile ya da farklı tepkilerle yaklaşmamalı. ülkemizde hakim olan (en azından resmi kayıtlar bazında) inanç İslamiyettir. ve bir kişinin inanç değerleri ile ilgili konuşulmaya başlanıyorsa bu muhtemelen İslamiyetin sorgulanması şeklinde hayat bulacaktır. ve İslamiyet, kendi içindeki dinamikler ile "indirilmiş" son din olduğunu ve "tamamlandığını" ifade eder. eğer din ve bilim ilişkisi konuşuluyor ve cümle içinde "din şöyledir, din böyledir deniliyorsa" ben bir müslüman olarak meseleyi din=İslamiyet şeklinde algılıyorum. çünkü benim dinim bu. eğer ki kastedilen tüm dinler değil de mesela bir bölgedeki batıl inanışlarsa, lütfen bunun adı verilerek ve tüm dini inanışlar genellemelere dahil edilmeden cümle kurmaya dikkat edelim. şahsen bir müslüman olarak kısaca şöyle söyleyeyim; din ile bilim arasındaki ilişki zerre kadar benim gündemimde değil şu anda. ama İslamiyet ile bilim arasındaki ilişki benim için çok önemli.
Bilim ile ilişkisi olmayan, insanları bilim ile ilgilenmeye teşvik etmeyen, bilimin önünü kapatan, araştırma ve geliştirme zihniyetine karşı çıkan bir inanç sistemi değildir İslamiyet. bu sebepler ve örnekler olarak çok ama çok uzun bir şekilde konuşulabilir.
fakat anlamlandıramadığım nokta şu: insan öyle bir tanrıya inanmalı ki, ya da tanrı öyle bir varlık olmalı ki, herşeyin mevcudiyeti ve manası, ezeli ve ebedi, batını ve zahiri kendisinde mündemiç olmalı. yani o tanrı bir düzen kurmalı, akıllara şaşkınlık verecek derece kusursuz ve ince hesaplarla birbirine bağlanmış bir düzen; bu gücünün ve kudretinin bir göstergesi olmalı. bu düzenin içindeki ince hesaplar ve döngüler zaten bilimin meşguliyetidir, insanın akıl sahibi bir canlı olmasının sorumluluğunu ifa edeceği mecralardır. fakat o düzendeki bir takım yerlere de o tanrı eğer tanrılığı adına kendisine çıkan işaretler ya da "imza"lar (burada sanatçı ve imza kavramlarını gözden kaçırmamak gerek) koymuyorsa, ortada bir soru işareti var demektir. bu soru işaretini görebildiğiniz dini yapılanmalar, inanç sistemleri vs. olabilir. ama ben kendi inançlarım içinde bu zamana kadar böyle bir boşluk görmedim. görülen bir boşluk var ise, konuşalım, tartışalım, birlikte idrak sınırlarımızı zorlayalım. fakat ortada adı belli, izi belli bir boşluk mevcut değilken, "yaw geç bunları hocam, din dogmadır, bilimsel konuşuyorum ben" denmemesi, genel olarak "inanç" algısını zedeleyecek usüller ve ifadelerden kaçınmak gerekmektedir.