Elinize sağlık Orkun ustam bıçakların formları çok hoşuma gitti.
Her şey o ödülleri kazanabilmek için

--1--
ilk olarak gördüğüm kalın zımparadan kalma bu izler oldu.
Konuya bakacak başka kullanıcıların nasıl yapılmalıydı sorularını cevaplandırmak adına söylüyorum;
Mesela 80 kum ile açılan ağızda sırasıyla zımpara numaralarının yükseltilmesi gerekir.
80 kumdan sonra 120 kumla çalışıyorsanız bıçak yüzeyindeki 80 kuma ait çiziklerin hepsi yok olana kadar 120 kum ile çalışma devam ettirilir, daha ince 180-200 kuma geçildiği zaman bıçak yüzeyinde 120 kuma ait izler silinene kadar işlem sürdürülür. Bu ardışık işlemler hep bir önceki kumun izleri yok olana kadar istenilen zımpara düzeyine (600, 1500, 2500, 5000 vs.) kadar devam eder.
Eğer zımpara düzeyleri arasında çok fark kalırsa 120 den sonra 600 kuma direk geçilirse bıçağınız parlamaya başlar ama 120 kuma ait çizikler oldukları gibi kalmaya devam edecektir veya o izlerin gidebilmesi için uzun süren zor bir zımparalama süreci başlayacaktır.
--2--
Bu iki yüzey arasındaki taşlama farkı gerçekte var mı yok mu tam anlayamadım fotoğraftaki ışık yansımasıyla fark var gibi görmüş olabilirim. Öyle olduğunu varsayarsak gözüme çarpan bir diğer husus bu fark oldu.
--3--
Eğer kabza stabilize edilip o görünen çukurun içi epoxy ile dolu ise bunu kusur olarak göremeyiz aksine çok hoş doğal bir görüntü bence.
Ama orası çukur ise bunu bir kusur olarak görebilirim.
--4--
Dela ustanın söylediği pimlerin asimetrisi.
--5--
Kabzanın çelik yüzeylerinde kalan bıçak profiline göre dikey düzlemde bulunan bu izler.
--6--
Formunu gerçekten çok beğendiğim ufak soyma bıçağının taşlama çizgisindeki eğrilik.
Sanki yıllardır bu günü bekliyormuşum gibi oldu biraz