Ustalarım hepinize selamlar. Aylaaarr süren uğraşımın ardından ilk bıçağımı sonunda tamamıyla bitirdim. Aslında kronik migren rahatsızlığımın olması, kardeşimin dükkanını kullanırken kendi atölyem gibi rahat çalışamamam nedeniyle çok seyrek bıçakla uğraştım, mesaisi bu kadar uzun değil ama hikayesi neredeyse 7 aylık bu bıçağın. Bıçağın kalan hikayesini zaten diğer konumu okuyanlar bilirler, burada aşırı uzatmayacağım. Huzurlarınızda ilk bıçağım, ismi falan da yok.

Celik: Ck67
Sap: Zeytin (Sanıyorum. Orkun ustamın hediyesi

) Kabzada siyanoakrilat kaplama var. Sonrasında polisaj.
Pimler: 6 mm bakır (8mmden tornada işlenerek inceltildi, koca Konya sanayisinde pirinç bulamamanın eziyeti)
Kalınlık: 3mm
Uzunluk: 25 cm (Namlu ve kabza uzunluklarını teker teker ölçmedim, şimdi geldi aklıma)
Isıl işlem: Portatif kömür ocağımda göz kararı ısı takibi ile pamuk yağında yapıldı, menevişi ise yine kömür ocağında renk takibi ile yapıldı.
Bıçakta el matkabı ve taşlama makinesi harici elektrikli alet kullanılmadı. Eğe ile serbest elde ağız açıldı. Kabza ise yine eğe ile işlendi. Siyanoakrilat (böyle söyleyince daha havalı oluyor ama Japon yapıştırıcısı esasında) kaplama sonrası dandik dremel setlerinde çıkan kırmızı renkli polisaj macunu ile, şarjlı matkap ile polisaj yapıldı. Sonuç tatmin edici. Namluda stonewash yapmıştım, sanırım dönüş hızı yavaş kalınca noktasal izler yerine uzun uzun çizikler oluştu. Temizlik sonrası Soytürk ustam ile Gökhan ustamın yağlı asit dağlaması yöntemini kullandım. Sonucu beni çok memnun etti ama çevremdekilere bıçağın neden parlak olmadığını anlatmak yoruyor.

Bilemesini 360 kum zımpara ile yaptım, kağıdı takılmadan kesiyor. Videosu da vardı ama çok kalitesiz, yüklemeye gerek görmedim.
Bıçakta bolca kusur mevcut, mercek altında bölümünde açmaktan çekinmiyorum çünkü kendi fark ettiklerimin dışında da hatalar olabilir, acımayın vurun lütfen ustalarım.

Ben susuyorum artık, sözleri fotoğraflara bırakıyorum.












