sen ne yapıyorsun ki bunu eleştiriyorsun mantığına da karşıyım
Neyzen Tevfik'in bir sözü vardır. Umarım hafızam beni yanıltmıyordur. "Hiç yumurtlamadım ama yumurtanın iyisinden anlarım." Aynı şekilde, bıçak yapmayan da bir bıçağın ne eksiği olduğunu görebilir. Zaten aksi olsa en iyi bir ustanın iyi olduğunu yalnızca kendi bilirdi.
--------------
Uyduruk da olsa ilk bıçağımı misket oynanan yaşlardayken köyde balya telini çekiçlemek suretiyle ezerek yapmıştım. Ancak ot kesiyordu.
Bıçağa benzeyen ilk bıçağımı 19 sene kadar önce HSS olduğunu sandığım ucuz, Rus malı bir testere lamasında yapmıştım. HSS olacak kadar sert değilmiş ama yine de bunu kestiğim demir testereleri 3-4 cm'de köreliyordu. Bunun ağız taşlamasını balkon duvarının çıkıntısına sabitlediğim yine Rus malı ucuz bir el çarkı ile yapmıştım. Çarkın taşı merkezli değildi. Bir elim çarkı çevirirken geri kalan tek elle taşlama açısını nasıl tutturduğumu hiç bilmiyorum. Testere kullanarak galiba bir hafta kadar uğraşmıştım. Sonrasında taşlama da en az o kadar sürmüştür herhalde. Bilerken 220 no zımpara kullandım. Bildiğim en ince zımpara oydu. Hem aynı zımparayı çok uzun süre kullanmaktan hem de bu zımpara ile çok işli dışlı olmaktan dolayı bu da yetmişti. Hele sap ayrı bir rezillikti. Bir dipçiklik boyda, ancak yarı yarıya çürümüş bir ceviz bloğundan demir testeresiyle parça kesmiş sonra da bunu yine demir testeresiyle iki parçaya bölmüştüm. Çeliğin sap kısmı ile arada çok çirkin boşluklar kalacağını görüp parçaların iç kısmını zımparalamaya başladım. Testere izleri azaldı ama geriye düz değil basbayağı eğri bir yüzey kaldı. Bu yamukluğu deriden liner kullanarak maskelemeyi o zamanlar hiç duymamıştım. Yoksa eski bir çift ayakkabı arar çaresine bakardım. Bunları o halleriyle kullandım tabii. Sapı birleştirirken perçin ya da pirinç çubuk kullanmadım. Hem perçin denen şeyin nasıl olacağını aklım almıyordu hem de bulsam bulsam demir çivi bulabilirdim ve de buna uygun delik de açamazdım. Ben de metrik civata kullandım. Estetik açıdan ne müthiş olduğunu hayal gücünüze bırakıyorum. Yok yok fotoğrafı var. Bakın işte sap bu:

Bundan iki sene sonra bu sefer HSS'liğin hakkını veren sertlikte bir çelikten bir bıçak yaptım. Sık sık suya sok çıkar yöntemi ile motorlu taş kullanarak hem profili çıkarıp hem de ağız taşlamasını yaptım. Yaptım ama çok sığ bir taşlamaya cesaret edebildim ve hata yapmamak için çok temkinli olmam gerekti. Bu arada makina da bir fabrika atölyesinin gücü kuvveti eksik olmayan bir modeliydi. Buna da siyah bir parça plastikten sap yaptım ama ne yapıştı ne birleşti. Bıçağı verdiğim kişiye ancak sapsız verebildim.
Sonra bu bıçak yapma hayallerimi unuttum. Aradaki yıllarda bana demiri dövmeyi öğreteceğini umduğum dedem ben ona yakın markaj yapıp da emelime ulaşamadan vefat etmişti. Örsü bir yerde, ocağı bir yerde, mengeneleri, çekiçleri başka başka yerlerde paslanır olmuştu.
2008-2009'da her nasılsa bir şekilde el kadar balkonda bıçak yapmaya girişip de bu gariban bıçağı

yapıp da bununla yetinmeyince bir kere daha cesaretlenip işe giriştim. Yabancı sitelerde araştırıp bir şeyler öğrendikçe yol alır olmuştum. Bundan sonra ise döke saça da olsa çok fazla sorunun yanıtını keşfettim. Bu noktada bıçaksanatı var oldu. Tam da teknik anlamda aradığım bilgiye ulaşabilip sonra da uygulayabiliyorken... Forumun bana faydası teknikten ziyade sosyal şekilde oldu. Teknik bilgiyi azmedince bir şekilde bulur hale gelmiştim ama bıçaksanatı bana önlüğü giyip zımpara tozu yutabilme gücünü verdi. Ben de yaptığımı paylaşmaya başladım. Yıllar süren öğrenme sürecimi benim gibi herkes çekmesin diye uğraştım.
Bilmiyorum bunların kimseye faydası oluyor mu ama ben yorulmaya başladım artık. Ben herkes için daha iyi olsun diye uğraştım ama bir gün "düğünlerde havaya sıkan" oldum, ertesi gün "silahlanma karşıtı" başka gün tüm milletçe hırsız oldum, ö.m. ile sakalıma bilmemnesini sürten de oldu. Sayılmayacak bir çok şekle girdim, çokça da kötü polis oldum. Böyle bir yükü kaldırmamı sağlayan bir hobim var bereket. Önceden bana işin yükünü unutturuyordu oysa ki...
Şimdilerde bereket forum bana yeni bir keyif vermeye başladı. Önceden Durukan, Emre, Gökhan ve Sefa'nın yaptıkları ile gözlerimi şenlendirirken artık yeni üyelerin ilk yaptığı bıçaklarda bile bu ustaların 5. benim belki 40. bıçağımın kalitesini görüyorum. Bu ustalar kısmen bizim aktardığımız tecrübeler, kısmen yabancı forumların aktardığı bilgiler ancak daha da önemlisi kendi emekleriyle artık çok hızlı ilerleyebiliyorlar. Biz de bu okuduğunuz başlığa konu olduğu gibi insanlara kendi tecrübelerimizin bize öğrettiklerini yeri geldiğinde aktarıyoruz. Ancak demek ki samimi düşüncelerimiz sonradan suratımıza da vurulabiliyor.
Bu gün de sonucu bu oldu.