Bıçak Sanatı - Forum

Su Verme-Sertleştirme

Su Verme-Sertleştirme
« : 18 Ocak 2010, 01:58:35 »
SU VERME – SERTLEŞTİRME

Çeliklere yapısal özellik kazandıran en önemli ısıl işlem sertleştirmedir. Sertleştirme öncelikle çelik parçanın A3 veya A3, 1 çizgisi üzerinde bir sıcaklıkta ısıtılması, bu sıcaklıkta belli bir süre tutulması ve martensit oluşumu için uygun bir ortamda hızla soğutulması işlemidir. Sertleştirme işlemi sonucu çeliğin mekanik özellikleri ( dayanım, akma sınırı vs ) önemli ölçüde artar.
Çeliğin sertliğinin artabilmesi, martensit oluşumuna bağlıdır. Bunun için geçer şartlar;
1.   çelik sertleşebilir olmalıdır
2.   çelik, ostenit alanına kadar ısıtılmalıdır ( ötektoid üstü çeliklerde A3,1 çizgisi üstüne kadar)
3.   çelik, martensit oluşturacak kadar kısa bir sürede hızla soğutulmalıdır
4.   soğutma ortamının sıcaklığı, çeliğin martensit başlangıç sıcaklığının altında olmalıdır.

MARTENSİT OLUŞUMUNDA  KRİSTAL YAPIDAKİ OLAYLAR
Oda sıcaklığında meydana gelen kristal kafes yapıları için çıkış yapısı ostenittir. Ostenit yüzey merkezli kübik ( YMK ) yapıya sahiptir. Ferrit hacim merkezli kübik ( HMK ) yapıya sahiptir. Bu fazda östenit ölçüsü 3.63 A ( angstrom) iken ferrit 2.86 A dır. Östenitin değerinin daha fazla oluşu, daha fazla karbon atomunun gama kristalleri içerisinde barınmasını sağlar. Oda sıcaklığında ostenite rastlanmaz ve soğutma hızına bağlı olarak başka bir yapıya dönüşür. Yavaş soğutma olursa ostenitin bünyesinde çözünmüş olan karbon rahatlıkla dışarıya çıkabilir ve yapı ferrit + sementit karışımına dönüşür. Hızlı soğutma olursa, sıcaklığın ani düşmesiyle birlikte, gama kristalleri içerisindeki karbon atomları yerlerinde kalmak istemeyerek yapı dışına çıkmak isteyeceklerdir. Ancak zaman bunun için yeterli değildir ( hızlı soğutma ) zamanın çok kısa oluşu karbon atomlarını kafesin içine hapseder. Karbonun zoraki bulunduğu bu yapıya “martensit yapı” denir
Martensit, hacim merkezli tetragonal ( HMT ) yapıya sahiptir, bu yapıda birim kafesin iki boyutu (a) eşit uzunlukta, üçüncü boyutu (c) ise karbonun hapsedilmesi sonucu biraz uzamıştır. HMT yapının boyutlarındaki oran ( c/a) çeliğin içerdiği karbon miktarına bağlı olarak artar ve en fazla 1.08 değerine ulaşır. Martensit sertliğinin asıl nedeni çeliğin kristal yapısındaki bu değişimdir. Martensitin yoğunluğu ostenitten azdır. Dolayısıyla dönüşüm sırasında bir hacimsel artış, genişleme oluşur, doğal olarak bu gelişme beraberinde yüksek iç gerilmeler meydana getirir. İç gerilmeleri fazla olan bu yapının şekil değiştirme yeteneği çok çok az, sertliği ise kullanılamayacak kadar fazladır.

Çeliğin yavaş soğutulmasıyla perlit ( ferrit+sementit) hızlı soğutulmasıyla da martensit oluştuğunu biliyoruz. Soğutma hızı martensit oluşturabilecek kadar hızlı değilse bu kez de oluşan yapılara trostit, sorbit, ince perlit gibi adlar verilir. Bir çeliğin hangi sıcaklıklarda, ne kadar zamanda, hangi yapıya dönüşeceğinin bilinmesi gerekir. Amerikalı metalograf Bain, çeliklerdeki dönüşmeyi zaman, sıcaklık ve soğutma hızlarına bağlı olarak incelemiştir. “bain diyagramları” da denen bu eğriler “S” harfine benzediği için “ S Diyagramları” olarakta bilinir. Zaman , sıcaklık, dönüşüm arasındaki ilişkiyi vermesi nedeniyle uluslar arası TTT diyagramları diye de karşımıza çıkabilir. S diyagramlarını ayrıntılı bir şekilde incelemeyeceğiz gerektiği durumda hep beraber yorum yaparız.

SERTLEŞTİRMEYE ETKİ EDEN FAKTÖRLER

1.   Sertleştirme veya Ostenitleme Sıcaklığı:
Sertleştirme sıcaklığı, maksimum sertlik ve aynı zamanda ince taneli çelik oluşturacak şekilde seçilir. Ötektoidaltı çelikler için önerilen sıcaklık A3 çizgisinin 10-15 derece üzeridir. Ötektoidüstü çelikler için ise genellikle Acm ile A3,1 çizgileri arasındadır.
2.   Ostenitin Homojenliği:
Ostenitin homojenliğinden kasıt, her ostenit tanesinin eşit miktarda karbon içermesidir
Bir ötektoidaltı çeliği sertleştirme amacıyla ısıtmaya başlayalım. Sıcaklık A1 çizgisine eşitlendiğinde perlitler ostenit taneciklerine dönüşür. Bu tanecikler %0.80 karbon içerir. Isıtmaya devam ettiğimizde otektoid öncesi ferritlerde ostenite dönüşür ve bunlar perlitten oluşan ostenit tanelerine göre daha az karbon içerir. A3 çizgisine ulaşıldığında yapı ostenit olur, fakat taneler farklı oranlarda karbon içerirler. Böyle bir yapı hızla soğutulduğunda düşük karbonlu ostenit martensite dönüşemez, yüksek karbon içeren ostenit tanecikleri martensit yapıya dönüşür. Bu durum  farklı sertlik değerlerine sahip, homojen olmayan bir yapıya neden olur. İstenmeyen böyle bir durumdan kaçınmak için, çelikler sertleştirme sıcaklığında belli bir süre bekletilir.
Bekletme süresi çeliğin et kalınlığına ve alaşım elemanlarına bağlı olarak seçilir ve genellikle çeliğin her mm et kalınlığı için 1 dakika alınır. Bu süre sade karbonlu çelikler ve düşük alaşımlı çelikler için geçerlidir. Yüksek alaşımlı çeliklerde alaşım karbürlerinin dönüşümleri daha geç olduğu için bekleme süreleri bu tip çelikler için daha uzun tutulmalıdır.
3.   Sertleştirme Ortamının Niteliği
Soğutma hızlarına göre ortamları sıralayacak olursak
1-tuzlu su
2-su
3-erimiş tuz banyoları
4-yağ
5-hava

Sertleştirmede ana amaç tüm yapının martensite dönüşmesidir. Bu nedenle soğuma hızı kontrol edilerek perlit oluşumunun engellenmesi gerekir. Bu çelik cinsine bağlı olarak soğutma ortamının seçimiyle sağlanır. Sade karbonlu çelikler için soğuma ortamı olarak pratikte daima su seçilir. Çelik ne kadar yüksek alaşımlı ise soğutma hızı da buna bağlı olarak düşürülmelidir.
a)   Su: çeliklerin soğutulma işlemlerinde en çok kullanılan sıvıdır. Her zaman ve bol bulunması, ucuz olması, sağlık açısından bir zararının olmaması gibi çalışma üstünlükleri vardır, soğutma hızı çok yüksektir, yağdan yaklaşık 3 kat daha fazladır. Bu hızdan ötürü fazla gerginliklere ve çatlamalara, çarpılmalara yol açabilir. Özellikle karışık şekilli parçaları sertleştirirken çatlama ve çarpılmaları önleyici önlem alınmalıdır. Suyla soğutmada daldırılan kızgın parçanın etrafında buhar tamponu oluşumunu engellemek için ya  parça sürekli hareket ettirilmelidir ya da suyu karıştıracak bir sistem yapılmalıdır. Sade karbonlu çelikler ve çok az alaşımlı bazı çelikler için seçilebilir.
b)   Tuzlu Su: normal su içerisine ağırlıkça %10 yemek tuzu ilavesiyle hazırlanır. Tuz suyun kaynama noktasını yükselteceğinden buharlaşmayı azaltır ve bu nedenle sudan daha iyi bir sertleştirme sağlar, yalnız tuzlu suyun çabucak korozyona neden olacağı unutulmamalıdır.
c)   Erimiş Tuz banyoları: bazı çelik türleri için 160-500 derece sıcaklık aralığında erimiş tuz banyoları kullanılmaktadır. Bu sıcaklık aralıklarına en uygun tuzlar alkali metallerin nitrat ve nitrit tuzlarıdır ve genellikle yarı yarıya sodyum nitrat ve potasyum nitrat içerirler. Tuz banyolarında soğutma hızı yağ banyolarından daha üstündür. Bu durum, tuz banyolarında su vermede iç gerilimleri, çarpılma ve büzülmeleri en aza indirger. Bazı uygulamalarda yalın karbon çelikleri ile düşük alaşımlı çeliklere erimiş tuz banyosunda su verilir.
d)   Yağlar: su ve çeşitlemelerinden  sonra en çok kullanılan soğutma sıvısı yağlardır. Yağda soğutma hızı, suda soğutmadan daha yavaştır, yağda sertleştirmede daha az iç gerilmeler doğar buna bağlı olarak ta  çarpılma ve çatlamalar daha az olur. Piyasada çok değişik özellikte ısıl işlem yağı bulunmasının yanında bazı bitkisel yağlar da yine su verme işleminde kullanılabilir.
e)   Hava: genellikle ince kesitli az alşımlı çelikler ve yüksek alaşımlı çelikler, basınçlı hava veya durgun hava ile sertleştirilebilirler. Hava ile soğutma hızı çok düşüktür, bu nedenle iç gerilmeler sonucu oluşan çarpılmalar ihmal edilebilecek düzeydedir.
4.   Sertleştirme Ortamının Sıcaklığı:
Su için en uygun sıcaklık 20-40 derece, yağ için 50-80 derece arasındadır. Eğer mümkünse sıcaklık sürekli kontrol edilmelidir. Yağ sıcaklığını arttırmak için ya ısıtılır ya da su verme öncesi ısıtılan birkaç parça yağın sıcaklığını yükseltmek için pratik olarak yağa daldırılır. Sertleştirme sırasında veya sonrasında  soğutma sıvısının sıcaklığının fazla yükselmemesi için ortam hacminin yeterli olması gerekir, ortamın sürekli karıştırılması gerekir, su verilecek parçanın da su verme sırasında sürekli hareket ettirilmesi gerekir. Böylelikle yüzeye en yakın fazla ısınmış sıvıdan uzaklaşılarak etkili ve homojen bir sertlik elde edilir.
5.   Parçanın Yüzey Koşulları:
Çelik fırında ostenitleme sırasında ısıtılırken fırın atmosferinde bulunan oksijen veya su buharından ötürü yüzeyde tufalleşme olur. Aslında tufal parça yüzeyinde ısıl işlem sonucu oluşmuş bir oksit tabakasıdır. İnce tufal fazla önemli değilken tufal kalınlığı 0.1 mm den fazla olduğunda bunun soğutma üzerinde ciddi olumsuz etkisi vardır. Bu nedenle tufal oluşumunu azaltmak gerekir. Bununla ilgi başlıca çözümler, bakır kaplama, koruyucu atmosfer, nötr tuz banyoları, dökme demir talaşı  olarak sıralanabilir.
6.   Parça Boyutları:
Bu konuya fazla değinmeyeceğiz, ama bilinmesi gerekir ki parça kalınlığı arttıkça yüzeyden merkeze doğru dengesiz sertleşme söz konusu olacaktır. Tersine su verilen parça çok inceyse soğutma hızı bizim öngördüğümüzden çok daha hızlı olacaktır, bu da çatlama ve çarpılma riski demektir.
7.   Alaşım Elemanlarının Cinsi Ve Miktarı:
Alaşımsız karbon çeliklerinin sertleşme derinlikleri az olduğundan bu tip çelikler hızlı bir soğutma ortamında soğutulurlar. Bu nedenle genellikle suda sertleştirme yöntemi uygulanır. Ancak küçük ve ince kesitli olanlara yağda su verilmesi daha iyidir. Alaşım elemanları çeliğin sertleşebilirliğine olumlu yönde katkı verir. Yavaş dönüşüm sıcaklıklarında bile martensit oluşur. Alaşım elemanları toplamı ve özellikle krom, vanadyum, molibden, wolfram gibi elemanlar arttıkça dönüşüm başlangıçları hem daha uzun sürelere hem de daha düşük sıcaklıklara kayarlar. Böylece toplam alaşım miktarına bağlı olarak sertleşme derinliği de artar.

SU VERME TEKNİKLERİ

1.   Doğrudan su verme: en eski sertleştirme yöntemidir, ve halen en yaygın kullanıma sahiptir ( özellikle kırsalda)  bu yöntemde çelik, östenitleşme işlemi sonucunu beklemeden ve ayrıca bir ara ısıl işlem uygulanmada, östenitleme sıcaklığından doğrudan su verme ortamına daldırılır, ortamın niteliğinin önemi yoktur.
2.   Kesintili su verme: martensit oluşumunu sağlamak için çeliğin hızla oda sıcaklığına soğutulması, çelikte çarpılma büzülme ve çatlamalara neden olabilir. Bu gibi olguları önlemek için kesintili su verme işlemi uygulanır. Yöntemde aslında yapılan çatlamanın olabileceği kritik sınırı geçer geçmez ( S diyagramlarındaki burun kısmı) yavaş yavaş soğutularak martensit oluşması sağlanır
3.   Martemperleme: kesintili su vermenin en yaygın kullanılanı martemperlemedir, bu yöntemde çelik, martensit başlama noktası üzerinde bir sıcaklıkta bulunan erimiş tuz banyosu içinde hızla soğutulur. Çelik parçanın her yanı banyo sıcaklığında soğutulduktan sonra beynit reaksiyonu başlamadan önce ( beynit: ferritin içinde ince karbürlü yapı) çelik banyodan çıkarılarak havada soğutulur. Havada soğutularak elde edilen martensit suda su verme ile oluşan martensit kadar sert olduğu halde, tehlikeli iç gerilmeler meydana gelmez.
4.   Ostemperleme: Martemperlemeye benzer. Ancak ostemperlemeyle elde edilen mikroyapı martensit olmayıp beynittir. Çelik martemperlemede olduğu gibi tuz banyosunda soğutulur ve tamamen beynite dönüşünceye kadar beklenir. Bu işlemle çeliğe yüksek sertlik kadar yüksek darbe mukavemeti de kazandırılır.

SERTLEŞTİRME İŞLEMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR
 

1.   parça üzerinde yağ, is, oksit vb yabancı maddeler olmamalıdır, bu sertleştirmeyi olumsuz etkiler, kimi bölgeler daha sert kimi daha yumuşak olabilir.
2.   2. bazı uygulamalarda delik, kanal, büyük kesit değişimlerinde görülen çatlama ve çarpılmaları önlemek için tıkama yoluna gidilir. Bunun için genellikle ateş toprağından yapılmış çamur kullanılır. Vida delikleri ise vidayla tıkanabilir, deliklere dış bükey havşa açmakta bir yöntemdir.
3.   keskin kesit değişimi olan yerlerde, kesit farkını gidermek için uygun çelik bloklar kullanmak, tellerle sararak üzerini ateş çamuru ile sıvamak çözüm olabilir.
4.   atmosfer kontrollü fırın, yada kaplar kullanılmalıdır ( yüzey tufalleşmesini önlemke, karbon yanmasını önlemek amaçlı)
5.   daralan kesitli parçalarda öncelikle kesitin kalın olan yerinden su verme işlemine başlanmalıdır.
6.   iş parçaları fırından alınırken mümkünse ince ve noktasal basan kısaç ( yada kıskaç ;)) kullanılmalıdır, bu lokal yumuşak kalma olasılığı olan bölgelerin oluşmasını önler.
7.   yağ  ortamında su verilecekse her zaman için bir yangın söndürücü elinizin altında olmalıdır.
« Son Düzenleme: 06 Eylül 2010, 20:11:43 Gönderen: sefa çabuk »

Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #1 : 18 Ocak 2010, 02:00:38 »
arkadaşlar hasta olunca evden çıkamadım, bunlar da yazmak ne zamandır aklımdaydı bu günün karı da bu oldu. Menevişleme yetişmedi, yanlışlık farkederseniz ya uyarın , ya da düzeltin lütfen.

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #2 : 18 Ocak 2010, 02:28:17 »
Geçmişler olsun ustam, bir türlü atamadın hastalığı üstünden. Umarım bir an önce iyileşirsin...

Çok güzel özetlemişsin, pek ekleyecek bişey kalmamış...

Hadi yine de ukalalığımı yapayım:

Çeliğin tane büyümesi sorunu zaman ile doğrusal, ısı ile logaritmik orandadır. Yani bir bıçağı doğru östenitleme ısısında saatlerce tutsak da eğer ısı kontrolümüz sağlamsa tane büyümesi gözardı edilebilecek ölçüde az olacaktır. Ancak normal ısıların 50 derece üstünde tane büyümesi birkaç saniyede gerçekleşir. Bu yüzden eğer ısı kontrolü hassas bir fırında ısıl işlem yapıyorsak her zaman sertleştirme için ısıda normal kabul edilen zamanın olabildiğince üstünde parçayı tutmak tüm yapının çözüldüğünden ve tüm parçanın ısıl olarak dengelendiğinden emin olmamız açısından güzel bir pratiktir. Eğer gaz / kömür ocağı gibi kontrolü düşük ekipmanlar kullanıyorsak ısıda tavsiye edilen zamanı aşmamak gerekir....

Kipmen Sanat web sitesi

skull25

Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #3 : 06 Haziran 2010, 16:11:57 »
Ustam çok fazla terim var hiçbirşey anlamadım :-[

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #4 : 06 Haziran 2010, 16:15:28 »

Kipmen Sanat web sitesi

ErcanŞarbat

  • ***
  • 272
    • Bujinkan Türkiye
  • Meslek: Geleneksel Japon savaş sanatları eğitmeni
  • Yer: istanbul
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #5 : 02 Ocak 2011, 21:42:45 »
Dostlar,
Ben kömür ocağı kullanıyorum ve bu yüzden bazı sorunlarım oluyor, Emre bilir biraz. 1-) Ocakta tam istediğim homojen ısı ayarını tutturamıyorum. 2-) Çok oksijen olduğundan (devamlı körükten üflüyor) çok tufal oluşuyor, her ne kadar ince bir kil ile ağzı kaplasmada sonuçta bol kabartılı bir oluşum Hamon'un üstünü kaplıyor ve nokta nokta iz bırakıyor.
Son denemelerimde çelik iyice kızıllaşmasına rağmen hala manyetik özelliğini korudu, acaba tam ısınmayan sırt bölgesinden dolayı olabilir mi? Belirtiyim, bu işlemde ağızda ince sırtta kalın kil karışımı kullanıyordum. Emre usta evet, su verirken dağıldı yine kil  :(
Bu nedenlerden dolayı kılıç işine girmeye korkuyorum.
Ölümü gülerek karşıla!

Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #6 : 02 Ocak 2011, 23:00:23 »
Öncelikle hoşgeldin,
1) Ocakta, ocağın doğası gereği sıcaklıkları tutturmak gerçektende zordur, herhangi bir kapalı atmosfer ve buna bağlı olarak sıcaklığı ölçme olanağıda olmadığından, malzeme sıcaklığını göz kararıyla ayarlamak gerekiyor. Bu işlemi yapmak ocakta dinamik bir çalışma gerektiriyor, sürekli göz parçada olacak, iş parçası homojen bir tavlama için hep kaydırılarak yer değiştirilecek. Kısa parçalarda bu pek sorun olmasa da parçalar biraz uzadıkça ya kademeli dövme yada sürekli soğuk yerleri ateşe çekerek tavlama gerektiriyor. Sık yapılan ve göz ardı edilen hatalardan biri de parçayı ateşe koyup üzerini açık bırakmaktır, bu malzemenin hem uzun sürede tavlanmasına hemde tufal oluşumuna davetiye çıkarır.
2) Körüğün hava ayarı mutlaka olmalı ve dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, hava parça üzerine asla gelmemelidir. Kil ile ağız kaplandığında kilin kızarması yanıltıcı olabilir. Kimi zaman tamamen kil kaplı bir yüzey kıpkırmızı olmasına rağmen alttaki metal kısım hala o sıcaklığa ulaşmamış olabilir. ( bunda kilin refrakter özelliği olup olmamasınında katkısı vardır aslında) sanki bu durumda kilin kalınlığını dahada az tutmakta yarar var gibi. Sırt bölgesi tamamen ısınmasa bile antimanyetiklik sıcaklığına ulaşmış bir bölgeye mıknatıs yapışmayacaktır. Kömür ocağında kil kaplama sonrası malzemeyi tavlamak gerçekten de zordur, pek kaydırmaya gelmez bu nedenle daha çok su verilecek kısmı alevde tutmak işi daha kolay hale getirir. Kolay gelsin

durukan

  • *****
  • 774
  • Meslek: hekim
  • Yer: şanlıurfa
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #7 : 03 Ocak 2011, 09:31:29 »
eger tufal olusumu cok ise olası olarak karbon yitimine gidilmiş demektir. yani bir parça yanmış. bende dahil hepimizin başına gelmekte. size kişisel ornegimi vereyim belki işinize yarar. ben su verme noktasına geldigim bıcaklarda ilk once homojen olarka tüm kömürlerin kızmasını bekliyorum . sonra hava akımını durduruyorum ve yine homojen olacak şekilde bir kaç kez sogumakta olan közlerinin uzerinde donduruyorum. sol taraf ve sag taraf eşit ısınsın diye. alttan hava uflenmeden bile ınanılmaz bir şekilde çok hızla ısınıyor. eger cok hizla ısınıyorsa biraz uzaklaştırıp sogutuyorum. sonra hava fanını calıştırıyorum. 10 saniye çalıştırıp 10 saniye durduruyorum mesela. ideal ısıyı genellikle göz ile takip ediyorum. elimin altında mıknatıs var ise mutlaka su vermeden hemen once deneme yapıyorum. yoksa goz kararı deneme yapıyorum.

gökhan bakla

  • *****
  • 2620
    • blog
  • Yer: İstanbul / Tekirdağ - 1978
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #8 : 03 Ocak 2011, 10:13:07 »
Ercan ocakta ısıyı sabitlemek için ilk önce ocağının düzgün çalışıyor olması şart,

ocakta hava akımı için gerekli olan alt boşluk, en az 3 , 4 cm olmalıdır. yani hava çıkışı ile ısıtılacak parça arasında belirli bir mesafe olmalı ve bu boşlukta yanan kömür olmalıdır. bu boşluğun çok yada az olması yanma kalitesini etkiler.

ocakta, geniş alanda eşit sıcaklık elde etmenin en temel yolu ocağın yanlarına ek yapmaktır. yani iki adet ateş tuğlasının ocağın yanlarına koyup ateşi belirli bir noktaya hapsedersen sıcaklığı çok daha geniş alana yayabilirsin.


resimde ocağın üstüde kapalı yanlarda kapalı. içinde de bolca kömür dolu( dövmede olduğundan çok daha fazla, çünkü sıcaklığın uzun süre sabit kalması gerekli ;) ), oçağın içindeki kömür tamamen yandıktan sonra durukanın tarif ettiği gibi çok hava vermeden yavaş bir hava akımı ile etkili sıcaklığı çıkman daha kolay olacaktır.

bir hatırlatma daha yapayım su verme işleminde odun kömürü kullan. taş kömürüne nazaran daha iyi sonuçlar aldığını göreceksin. ;)

ErcanŞarbat

  • ***
  • 272
    • Bujinkan Türkiye
  • Meslek: Geleneksel Japon savaş sanatları eğitmeni
  • Yer: istanbul
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #9 : 04 Ocak 2011, 19:30:58 »
Dostlar sağolun,
Ocak iyi çalışıyor aslında, iyi bir de körüpüm var ama hava ayarı yok.
Gökhan senin videoyu izledikten sonra benimde aklıma gelmişti tuğla uygulaması, sanırım ısıyı bir alanda hapsetmesi de bir artısı.
Durukan'ın örneği de ilgimi çekti ama istediğim sıcaklığa bu şekilde ulaşabilecekmiyim merak ediyorum doğrusu. Havayı kesmek iyi bir düşünce. Hazırda bir Tantom bekliyor killenmiş durumda. Gerçi bu bir 1040 çeliği ama yüksek Krom var sanırım ve bazen Hamon elde edebiliyorum. Sen görmüştün Gökhan hatırlarsan. Şu an düzgün kil karışım üzerinde çalışıyorum, bir çözüyim daha yüksek karbonlu çeliklere geçeceğim inşallah.
Tufal oluşumu var ama daha alt kiritik noktaya gelmeden bu mümkün mü? Yani rengi birle açık kırmızı tonda iken ve herhangi bir kıvılcım vermeden.
Mıknatıs kullanıyorum bende.
Ölümü gülerek karşıla!

XRD

  • *
  • 9
  • Meslek: Metalürji Mühendisi
  • Yer: Sakarya
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #10 : 17 Nisan 2011, 23:28:18 »
Gerçi bu bir 1040 çeliği ama yüksek Krom var sanırım.
özür dilerim...ama 1040 çeliği krom ihtiva etmez.

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #11 : 18 Nisan 2011, 01:23:02 »
Gerçi bu bir 1040 çeliği ama yüksek Krom var sanırım.
özür dilerim...ama 1040 çeliği krom ihtiva etmez.

Özür dilemeye gerek yok Bilal Bey, tamamen haklısınız. Ercan, büyük ihtimal hamon elde edebilmenin asıl nedeni krom olmaması, manganın da normalden daha düşük olması. Bundan dolayı sığ sertleşiyor...

Kipmen Sanat web sitesi

DUMRU

  • Hüseyin DUMRU 1982
  • ***
  • 1025
    • www.bozkirgezgini.com
  • Meslek: Eczane teknisyeni
  • Yer: Konya/Bozkır
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #12 : 18 Nisan 2011, 18:16:17 »
Değerli bir büyüğüm bıçaklara olan merakımdan dolayı bana bir parça ham çelik? yolladı. Bende kestim, istediğim şekli verdim. Ve yumuşakken ağzını açayım dedim. İlk sorum burda hata mı yaptım. Su verdikten sonra mı ağız açmalıydım? İkinci sorum, bildiğimiz mangal kömürü ile ısı tuğlaları arasında  çeliğe su verme ısısına ulaşabilirmiyim. Üçüncü sorum. Yakınımda ki  eski, yaşlı bir usta'' güneşin rengini aldımı basacan suya'' diye önerdi. Bu öneri doğrumudur?

Özellikle Sefa ustadan rica ediyorum sorularıma cevapları.
Yiğidin harman olduğu yerde doğmuşsam. Şu Uluçay'dan su içmişsem.. Namerdin sofrasına bağdaş kurup oturmam. Hüseyin DUMRU

tarpoon

  • ***
  • 4739
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #13 : 18 Nisan 2011, 19:25:18 »
gönderılen çelığın cınsını bılıyorsan nıspeten ısıl işlemın sorunsuz olur.  ısıl ıslemden  önce tum yapılması gereken ıslemlerı ağız açma dahıl 400 kuma kadar temızlık yapıyorum.  renk ısı belırtısı olarak önemlı ancak ılk kez ısıl işlem yapıyorsan mıknatıs kullanmanı önerırım.
ck serısı özellıkle 67 ıse  ;D sudan vaz geç. yağda suyunu ver çatlama eğrılme gıbı sorunların  bıraz olsun önune geçmıs olursun.
guneşin rengı,  bana ısının çok fazla olduğunu söylemekten başka bırsey anımsatmıyor . buda tane buyumesı için yeterlı bence..
“ İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır ”    :)

Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #14 : 18 Nisan 2011, 21:09:44 »
Taner gereken şeyleri söylemiş zaten sağolsun. Mangal kömüründe, helede ateş tuğlası içinde döşeliyse uygun bir hava üfleyen aletle ( saç kurutma makinası vb.) çeliğe değil su verme eritme sıcaklığına bile çıkarırsın. Yakınlardaki ustanın gördüğü güneşle senin gördüğün güneşin rengi arasında fark olabilir. birde hangi güneş, sabah mı akşam batarken mi, öğle saati mi??? sorular uzar gider. Doğrusu görece loş bir ortamda renk tablosundan çeliğe uygun gelen rengi seçip o sıcaklıklarda su vermek, çelikten çeliğe fark var, birinde 780 derecede su verirken diğerinde 900 az geliyor ... gibi.

DUMRU

  • Hüseyin DUMRU 1982
  • ***
  • 1025
    • www.bozkirgezgini.com
  • Meslek: Eczane teknisyeni
  • Yer: Konya/Bozkır
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #15 : 19 Nisan 2011, 07:58:39 »
Taner Bey'e detaylı izahatı için çok teşekkür ederim. Çeliğin türünü galiba öğrenebilirim. Bursa çeliği demişti. Ama cinsini bilmiyoruz tabi.

Sefa ustam, şimdi benim kafama bir soru daha takıldı. Söylüyorum benim elimdeki  860 derecede  su vermeye uygun bir parça iken ben bunu 900+ çıkarırsam karbon dengesi bozuluyor mu? Bozulursa ne tür bir netice ile karşılaşabiliriz?

Mangalı yaktık, hava akımını sağladık bıçağımızı içine attık. bıçak istenilen renge ulaştı. Bu renkte bıçağı hemen çekmek mi gerekir, yoksa ne kadar tutmam gerekir?

Birde forumda okuduğum ve Taner Bey'in de eklediği şu '' manyetik etki'' hakkında detaylı bir izahat bulamadım. "Eee artık çok oldun!" demezseniz bunun da cevabını rica edebilir miyim?

Yiğidin harman olduğu yerde doğmuşsam. Şu Uluçay'dan su içmişsem.. Namerdin sofrasına bağdaş kurup oturmam. Hüseyin DUMRU

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #16 : 19 Nisan 2011, 09:30:21 »
Manyetik nokta çelikler için yaklaşık 740 derecedir. Su verme işlemi ve normalizasyon işlerinde eğer ısı göstergesi gibi bişey yoksa bu o ısı için bir referans olur size. Mesela 800 derecede su vermek istediğiniz bir bıçağı ısıtırken arada bir elinizde mıknatıs bıçağı çekip çekmediğini kontrol edersiniz, eğer mıknatıs artık hiç çekmiyorsa bıçağınız 740 derece civarındaki bu kritik noktayı aşmıştır. Bu anda bıçağın rengini aklınıza yazarsınız, bu renkten biraz daha açık bir renk olduğunda yaklağık 780-800 derecelere ulaştınız anlamına gelir...

Kipmen Sanat web sitesi

Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #17 : 19 Nisan 2011, 18:29:20 »

Sefa ustam, şimdi benim kafama bir soru daha takıldı. Söylüyorum benim elimdeki  860 derecede  su vermeye uygun bir parça iken ben bunu 900+ çıkarırsam karbon dengesi bozuluyor mu? Bozulursa ne tür bir netice ile karşılaşabiliriz?

Mangalı yaktık, hava akımını sağladık bıçağımızı içine attık. bıçak istenilen renge ulaştı. Bu renkte bıçağı hemen çekmek mi gerekir, yoksa ne kadar tutmam gerekir?

Söylediğin örnekte ki durumda çok öyle dramatik bir durum olmaz, ama çeliğe uygun olan ideal sıcaklıktan daha yüksek bir sıcaklıklara çıkmak ve helede bu sıcaklıklarda biraz da oyalanmak tane kabalaşmasına ( büyümesine ) neden olacağından ve kaba taneli bir dokunun dayanımı çok iyi olmadığından istenen bir durum değildir. Karbon dengesi bozulmaz sadece taneler büyür, ama sıcaklık aşırı yüksekse örneğin 860 değer verilmiş ama sen 1000 derceye çıkar bir de orada demlenme olayına girersen o zaman yüzeylerden başlamak üzere dekarbürizasyon ( yani karbon kaybı) olayı gerçekleşir ve bu durumda çelikte sertleşmeye temel ana etken olan karbon azaldığı için çelik imal edildiği mantıktaki performansına ya hiç ulaşamaz yada çok az ulaşır. Yani sertleşme tam istediğin gibi olmaz.
Çeliğine göre değişmekle beraber yalın karbonlu çeliklerde önerilen su verme sıcaklığında çeliği 3-5 dakika bekletmek karbonun tam yayılması için yeterli bir süredir, yapılırsa iyi olur bu işleme de östenizasyon diyoruz.

emrekipmen

  • *****
  • 6065
    • Seçme Bıçaklar Albümüm
  • Yer: Bodrum
Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #18 : 19 Nisan 2011, 18:36:30 »
Sefa ustam, tuz banyosunda dekarbürizasyon olur mu=

Kipmen Sanat web sitesi

Ynt: Su Verme-Sertleştirme
« Yanıtla #19 : 19 Nisan 2011, 19:05:54 »
Kıllığına mı sordun  ;)